Türkiye Acil Tıp Derneği Ultrasonografi Çalışma Grubu Başkanı ve Acil Tıp Uzmanı Doç. Dr. Özlem Dikme, doktor gözetiminde ve aslında hastane ortamında yapılması gereken damar içi ilaç uygulamalarının sağlıkla hiçbir ilgisi olmayan mecralara kadar taşınmış olmasının tehlikelerine dikkat çekerek önemli açıklamalarda bulundu.
Serum uygulandıktan saatler sonra ölümcül alerjik reaksiyonların gelişebildiğini de anlatan Doç. Dr. Dikme, geçtiğimiz haftalarda böyle bir hastanın şans eseri ölümden döndüğünü anlatarak şu bilgileri verdi: “Gecikmiş alerjik reaksiyonlar gelişebiliyor. Örneğin ilaç uygulandıktan bir saat sonra, iki saat sonrasında ikincil faz alerjik reaksiyonla hasta kötüleşebiliyor. Örneğin benzer bir olay yakınlarda yaşandı. Bir hasta, sağlık kabininde böyle bir tedavi alıp evine gidiyor. Yaklaşık bir saat sonra kötüleşiyor. Şansına ki komşusu bir hekim ve yanında adrenalin enjeksiyonu bulunduran bir kişi. Hemen müdahalesini yapıyor ve sonrasında kalp masajı eşliğinde hasta hastaneye götürülüyor. Uzun süre de yoğun bakımda yatıyor hasta. Bu tarz hastalarla çok karşılaşmaya başlar olduk.”
Bir serumla ayağa kalkacağını düşünen kesimin daha çok orta yaş ve çalışan nüfus olduğuna da dikkat çeken Doç. Dr. Dikme, serum sonrası anlık bir iyi hissetme hali olsa da bu etkinin gerçek olmadığını vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
Son günlerde cilt güzelliği, gençleşme vb. vaatlerle damar içi glutatyon uygulamalarının da moda haline geldiğinin altını çizen Doç. Dr. Dikme, bunun da aslında sanıldığı gibi bir etkisinin olmadığını, tam tersine karaciğer ve böbreklere ek yük bindirebileceğini söyledi. Doç. Dr. Dikme, sözlerini şöyle noktaladı:
“Glutatyon, çok hızlı bir şekilde yıkılıp vücuttan hızlı bir şekilde atılan bir molekül. Eksikliği de aslında çok nadir görülür. Bu da bağışıklık sistem güçlendirici, anti-aging uygulamalar adı altında sunuluyor. Ama dışarıdan verilen glutatyon, vücudun doğal oluşturduğu glutatyondan farklı yıkım metabolitlerini ortaya çıkarıyor. Bu metabolitlerin hepsi de hem karaciğer hem de böbreğe ikincil yükler kazandırıyor. Ayrıca uygulanan damar içi ilacın içeriğindeki koruyucu maddeler, verilen sıvıdaki diğer maddeler, alerjik reaksiyon riskini artırıyor. Kompleks bir halde tüm vitaminlerin bir arada ve maksimum dozlarda verilmesi, belki de gereken doz çok daha düşük aslında, vücutta fazla miktarda yüke neden oluyor. Serumla verilen bu maddeler aslında ağız yolundan alındığında, kişinin sağlıklı bir sindirim sistemi varsa, örneğin C vitaminini vücut eksikliği olduğu kadarının emilimini sağlıyor ve kendi dengesini koruyor. Ama IV yani damar yoluyla verildiğinde tek seferde yüksek miktardaki doz, 1-2 dakika içerisinde hemen kana geçtiği için daha hızlı ve daha yüksek bir miktara maruz kalan metabolizma, daha ciddi reaksiyon geliştirebiliyor.”
Diyarbakır’da yaşayan sağlık çalışanı Erhan Yıldız, geçtiğimiz hafta yaşadığı bir gribal enfeksiyon sırasında bir an önce ayağa kalkabilme düşüncesiyle ‘kendi kendine serum hazırlayıp’ uyguladıktan sonra anafilaktik şoka (ölümcül alerji tablosu) girdi. Hastane ortamında olmasına rağmen doktorların müdahalesiyle son anda yaşama döndürülen Yıldız, “Kendi kendime serum hazırladım. Ama serum sanıldığı kadar masum değil. Anında hızlı bir şekilde anafilaksiye girmeme neden oldu. Bir anda her tarafım yanmaya, morarmaya başladı. Şanslıydım, hastane ortamındaydım ve doktorlar hemen müdahale etti. Serumu hastane dışında yaptırmak çok tehlikeli ve çok riskli. Her yerde yapıldığını görüyoruz artık, sağlık kabinleri, ev ortamında vs. oysa her an ölümcül olabiliyor. Bir anda ölümle burun buruna kalabilirsiniz, ölebilirsiniz” dedi.